Güneş Enerjisi Yatırımcıları Derneği (GÜYAD) Başkanı Cem Özkök’le bir söyleşi gerçekleştirdik. Sektörün ve piyasaların genel durumuna ilişkin değerlendirmelerde bulunan Cem Bey, “Ne yapmalı?” sorusuna da ayrıntılı cevaplar verdi.
Öncelikle sizi tanıyabilir miyiz?
1960 yılında İskenderun’da doğdum. Ankara Atatürk Lisesi’ni bitirdikten sonra, 1977 senesinde Hamburg Üniversitesinden ön lisansımı tamamladım ve sonrasında 1984 senesinde Hamburg Üniversitesi İşletme Mühendisliği bölümünü bitirdim.
Yurt özlemi ağır bastı ve Almanya’daki eğitim hayatından sonra, profesyonel kariyerime Türkiye’de devam etmeye karar verdim. 1984 yılında Türkiye’ye dönerek ÖZKÖKLER AŞ’de Proje Mühendisi olarak çalışmaya başladım. Bizim zamanımızda şirkette alt basamaklardan başlanır ve teker teker yukarı çıkılırdı. Yurtdışındaki edindiğim bilgi ve deneyimi ÖZKÖKLER AŞ’ye taşımış ve sırasıyla Proje Müdürü, Genel Müdür Yardımcısı ve Yönetim Kurulu Üyeliğine kadar yükseldim.
Geçmiş yıllarda proje yönetimi, enerji projeleri, endüstriyel inşaatlar, doğrudan yabancı yatırımlar, ihaleler ve ortaklıklar gibi konularda önemli tecrübeler edindikten sonra 1993 yılında GÜRİŞ Holding’e katıldım.
Gönlüm hep yenilenebilir enerjiden yana olduğu için özellikle JES, RES ve HES yatırımları konusunda çalışmalarım oldu ve Grup bünyesindeki çeşitli şirketlerde iş geliştirmeden sorumlu Yönetim Kurulu Üyesi olarak çalışmalarıma devam ediyorum. Ayrıca HESİAD Yönetim Kurulu üyesiyim ve 2017’den bu yana GÜYAD Yönetim Kurulu Başkanlığını da sürdürmektedir.
GÜYAD ve faaliyet alanları hakkında kısaca bilgi alabilir miyiz?
Güneş Enerjisi Yatırımcıları Derneği (GÜYAD), Türkiye ve Dünyada güneş enerjisi başta olmak üzere yenilenebilir enerji kaynaklarına elektrik üretimi için yatırım yapan şirketlerinin oluşturduğu çatı kuruluş olarak faaliyetini sürdüren bir sivil toplum kuruluşudur.
GÜYAD, AB ülkeleri ile Türkiye karşılaştırıldığında güneş enerjisi potansiyelleri başta olmak üzere diğer yenilenebilir enerji kaynakları bakımından son derece elverişli bir konuma sahip olan ülkemizde yenilenebilir enerjinin yaygınlaştırılması amacıyla kurulmuştur. Bu doğrultuda, yatırım ikliminin oluşması için kamu ve özel sektör nezdinde gerekli adımları atmak, sektörde meydana gelen gelişmeleri takip etmek, ülke enerji politikasını, teknik gerekleri, ekonomik gelişmeleri ve elektrik enerjisi konusundaki uluslararası mevzuat ve anlaşmaları dikkate alarak araştırmalar yapmak amaçları arasındadır.
1-2 hafta önce çatı ve cephe uygulamalı güneş enerjisine dayalı elektrik üretiminde fazla elektriğin satılabilmesine olanak tanıyan lisanssız elektrik üretimine ilişkin yeni yönetmelik yürürlüğe girdi. Bu konudaki görüşleriniz nelerdir?
Bizim gibi sanayi yatırımcıları için önemli olan Lisanssız Elektrik Üretimi ile ilgili olarak mevzuatta fabrika sahasına da GES kurulumu yapılabilmesine olanak sağlanmasıdır. Çünkü birçok parselde fabrika kapalı alanları bina emsal sınırına dayanmış durumda ve parselinde daha boş alan var. Bu tip endüstriyel bölgelerde nitelikleri itibari ile de tarım yapılması mümkün değil, zira fabrika arsası. Fabrikayı büyütmek ya da yeni fabrika yapmak da mümkün değil çünkü emsal sınırına dayanılmış durumda. Bu nedenle atıl duran ve bu arsaların yerinde üret ve yerinde tüket prensibi doğrultusunda ekonomiye kazandırılması gerekir.
Küresel iklim değişikliği ve enerjide dışa bağımlılık gibi olgular, tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de yenilenebilir enerjiyi ön plana çıkarıyor. Genel olarak Türkiye’nin yenilenebilir enerjideki mevcut durumunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Türkiye’de, güneş enerjisinde 5,6 GW sınırı geçilmiştir. Bu başarının yakalanmasında YEKDEM’in varlığı ve lisanssız elektrik üretiminin önünün açılması büyük rol oynamıştır.
İlk YEKA GES ihalesi kapsamındaki fabrika kurulumu devam etmekte olup, 2. YEKA GES için de Şanlıurfa, Hatay ve Niğde’de toplam 1 GW olarak ihale süreci başlatılmış ve malum sebeplerle iptal edilmiştir.
Geldiğimiz noktada yenilenebilir enerjinin bir dar boğaza girdiği gerçeği ile karşı karşıyayız. Ama ümitsiz değiliz, çünkü yapılması gerekenleri ve atılması gereken adımları çok iyi biliyoruz.
GÜYAD olarak en büyük öngörümüz ise yatırım ikliminin yaratılması durumunda ülkemizin ithal ikame kaynaklara olan talebinin azalacağı ve cari açığın kapatılmasında önemli bir katkı sağlayacağımızdır.
Buna göre ne gibi adımlar atılmalı sizce?
Yenilenebilir enerji projeleri için konut finansmanında olduğu gibi kolaylıklar getirilmesi son derece faydalı olacaktır. Diğer taraftan ucuz finansman sağlayan kalkınma ve ihracat kredileri kullanımının önünün açılması amacıyla yerli katkı için zorunlu oran belirleme yaklaşımı yerine ilave prim ödemesi ile destekleme yapılması gerekmektedir.
Diğer taraftan YEKA-2 iptali ve finansman koşulları nedeniyle paydaşların sektöre olan inancını kaybetmemeleri amacıyla kapasitelere ilişkin bir ihale takvimi oluşturulmalı, ilan edilmeli ve uygulanmalıdır.
İhale sistematiği değiştirilerek mali ve teknik/deneyim yeterlilik kriterleri getirilmeli. İhalelerde mutlaka yapılabilirlik alt sınırı işletmeye alma süresi yaptırımlar ya da teşviklerle belirlenmeli; eş bazda olan teklifler başka faktörler üzerinden yarıştırılmalıdır.
İhalelerde finansman bulabilme koşulları da değerlendirilerek bizim mini YEKA olarak adlandırdığımız çeşitli büyüklüklerde kapasiteler (5-10- 20 MW) ilana çıkılmalıdır.
Özellikle 2019 yılı için küçük kapasiteler için ivedilikle yapılacak yarışma ilanlarının sektöre hayat suyu olacağı gerçektir. Diğer taraftan hibrit yatırımlar için düzenlemelere hız verilmelidir.
Yatırımcıların sektöre olan ilgisi arttırılmalıdır.
Türkiye’deki güneş enerjisi yatırımcıları ne gibi zorluklar yaşıyorlar? Yatırımcıların sektöre dolan ilgisi arttırılmalı derken neyi kast ediyorsunuz?
Şu anda sektörde en büyük problem finansmandır. Kurlardaki dalgalanma yatırım/finansman maliyetlerinde arttırıcı etki yarattı. Dolarda libor+10, TL’de yüzde 36 dolaylarında dalgalanan faizler yatırımcı için son derece ürkütücü oldu. YEKDEM’in geleceği konusundaki belirsizlik de eklenince sektör paydaşlarının birçoğu Afrika, Ukrayna ve Balkanları tercih etmeye başladı.
Belirsizlikten başka; yatırımcı, yatırım kararını verdikten sonra fizibilitesine etki edecek herhangi bir mevzuatsal değişikliğin olmamasını istiyor. EBRD ve IFC (Uluslararası Finans Kurumu) gibi kuruluşlar tarafından verilen ucuz kredilerin yerli katkı engeline takılmaması da yatırımcıların tercihlerinde büyük rol oynuyor.
Afrika, Ukrayna ve Balkanlarda yatırım yapma maliyetlerinin Türkiye’ye göre daha düşük olması ayrıca uygulanan alım garantilerinin yerine göre çok daha yüksek veya uzun süreli olması yatırım yapılabilecek bölgeler listesinde Türkiye’yi maalesef bu bölgelerin gerisine atıyor.
Son olarak 2019’dan beklentileriz ve kısaca eklemek istedikleriniz nelerdir?
Yukarıda belirttiğimiz hususların hepsi beklentilerimizdir. Şu anda Türkiye’nin güneşte 5.600 MW kurulu gücü bulunuyor. Almanya’da bu 50.000 MW. Türkiye bu alanda Almanya’nın gerisinde olsa da gelişmekte olan bir piyasa olarak önemli bir noktaya geldi.
Daha iyi olması için birkaç gol atılması gerekli; futbol terminolojisi ile konuşacak olursak:
- Maçların hangi tarihte ve hangi sahada olacağı lig başlamadan önce açıklanmalı: Uzun/orta vadeli programlarda kapasiteler şimdiden açıklanarak ilan edilmeli ve uygulama tarihlerine sadık kalınmalı.
- Oyunun kuralları maç başlamadan önce belirlenmeli ve maç boyunca da öyle kalmalı: Fizibiliteleri etkileyecek mevzuatsal değişiklikler yapılmamalı.
- Maçın sonunda verilecek prim belli olmalı: YEKDEM’le ilgili süre ve rakamlar netleştirilmeli. (Döviz bazlı ve sabit rakamlar olmalı)
- Stadyumlara ve alt yapıya yatırım yapılmalı: Şebekenin esnekliğini artırıcı mekanizma ve teknolojilerle ilgili çalışmalara geç kalmadan başlanmalı.
- Kendi takımına alt yapıdan oyuncu yetiştirmek isteyen kulüplere kendi arsalarına futbol sahalarını yapma şansı tanınmalı: Devletten herhangi bir destek istemeyen, kendi elektriğini kendi sahası üzerinde üreterek yine kendi fabrikasının enerjisini sağlamak isteyen yatırımcılara imkân tanınmalı
Bu gollerle Türkiye’nin şampiyon olması kaçınılmaz.