Connect with us

Genel

Güneş enerjisi santralleri Drone teknolojileriyle kontrol altında

Yayın Tarihi

on

Türkiye’de 30 milyon dolarlık bir pazara dönüşen drone teknolojileri, inşaattan, tarıma, güvenlikten, lojistik ve enerji santrallerinin bakımına kadar pek çok endüstriyel alanda kullanılan robotlara dönüştü. Türkiye Rüzgar Enerjisi Birliği Kurumsal Üyesi, DroneCARE Kurucusu ve CEO’su Mustafa Can Gül, “Önceden 3 kişilik bir ekip, bir günde ancak tek bir türbini kontrol edebiliyorken, drone teknolojileri sayesinde 2 kişilik bir ekip günde 8 tane türbinin kontrolünü bitiriyor. Hız çok önemli. Çünkü, 1,5 MW güce sahip bir rüzgar türbinin ortalama yüzde 25’lik kapasite faktörü ile yıllık 3.285.000 kWh elektrik üretebilir. Yani saha koşullarına bağlı olarak bir rüzgar türbinin çalışmaya sadece bir gün ara vermesiyle en az 5500 USD verimlilik kaybı söz konusu olabilir.” dedi.

Drone teknolojileri olası iş kazalarını ortadan kaldırırken, denetim ve operasyonları geleneksel yöntemlerden kat be kat hızlı gerçekleştirerek; verimlilikte de artış sağlıyor. Endüstriyel alanda kullanılan drone teknolojilerinin dünya genelinde 12 milyar dolarlık bir pazara sahip olduğunu belirten Türkiye Rüzgar Enerjisi Birliği Kurumsal Üyesi, DroneCARE Kurucusu ve CEO’su Mustafa Can Gül, 2027 yılına kadar yıllık ortalama yüzde 10-12 civarında büyüme hızı ile globalde yaklaşık 45 milyar dolara yükselmesinin beklendiğini ifade etti. Türkiye’de çoğu sivil amaçlı 25 bin civarında drone bulunduğunu belirten Gül, Türkiye’deki pazarın 30 milyon dolar civarında olduğunu söyledi.

“Türkiye’nin rüzgar türbini kapasitesi 10 GW’a ulaştı”

Enerji Piyasaları İşletme A.Ş. EPİAŞ verilerine göre; Türkiye’nin toplam rüzgar türbin sayısı 3600 civarında ve santrallerin toplam gücü 11.101,82 Mwh büyüklüğüne ulaşmış durumda. Bu rakam Türkiye’nin toplam enerji üretiminin yüzde 12’sine denk geliyor. Son dönemde enerji kaynaklarımızı çeşitlendirmenin ve üretken konumda tutmanın stratejik öneminin sadece ülkemizde değil dünya genelinde çok daha iyi anlaşıldığına dikkat çeken Gül, “Türkiye’de rüzgar türbini kapasitesi 10 GW’ye ulaşmış durumda, bu da yaklaşık 4 bin türbine denk geliyor. Rüzgar türbinlerinin kanatları 7/24 çalışıyor, bu süreçte sürekli hasarlar meydana geliyor. Nedir bu hasarlar? Yıldırım düşüyor, bazen kuşlar çarpıyor, çok yoğun çalışmaktan yapısal bazı hasarlar olabiliyor, hatta bazen açılan ateşler kaynaklı kurşun bulduğumuz bile oluyor. Drone teknolojileri sayesinde hasarlar zamanında tespit ederek türbin kanatlarının çalışır durumda kalması sağlanıyor.” dedi.

“Bir rüzgar türbininin çalışmaya bir gün ara vermesinin maliyeti 5.500 dolar”

Drone teknolojisinden önce rüzgar türbinlerinin bakım ve onarımların asansörle kuleye tırmanılması ve aşağı iple erişimle yapıldığına dikkat çeken Mustafa Can Gül, “3 kişilik ekip bir günde ancak tek bir türbini kontrol edebilirdi. Şimdi drone teknolojileri sayesinde biz sahada otonom ya manuel şekilde drone kaldırıyoruz ve bir saat içinde bir türbini bitiriyoruz. 2 kişilik bir ekip günde 8 tane türbinin kontrolünü bitiriyor. Hız çok önemli. Çünkü, 1,5 MW güce sahip bir rüzgar türbinin ortalama yüzde 25’lik kapasite faktörü ile yıllık 3.285.000 kWh elektrik üretebilir. Yani saha koşullarına bağlı olarak bir rüzgar türbinin çalışmaya sadece bir gün ara vermesiyle en az 5500 USD verimlilik kaybı söz konusu olabilir.” şeklinde konuştu.

“Güneş enerjisi santrallerinde 10 kat daha hızlı bakım yapabiliyoruz”

“Güneş enerjisi santrallerinde de drone teknolojilerinin kullanımına ihtiyaç var. Hatta güneş enerji santrallerinde rüzgara göre 10 kat daha hızlı bakım yapabiliyoruz ve daha sağlıklı data toplayabiliyoruz.” diyen Gül şöyle devam etti: “Drone teknolojilerini platform olarak düşünmek gerekiyor. Biz sadece drone’ları uçurmuyoruz, ona yazılım ve sensörler ekleyerek daha donanımlı hale getiriyor ve endüstriyel amaçlı kullanıma uygun hale dönüştürüyoruz.”.

DRONECARE Endüstriyel Drone Hizmetleri A.Ş. Hakkında

1995 yılından bu yana hizmet veren IKARUS Havacılık bünyesinde kurulan DroneCARE A.Ş. 2016 yılından beri pek çok alanda Endüstriyel Teknolojik Çözüm hizmeti veriyor. DroneCARE A.Ş. , 25 yılı süredir edindiği deneyimle geliştirdiği insanlı, insansız, robotik sistemleriyle otomatik tanımlama ve veri yakalama ( AIDC ) metotları ile toplanan dataları anlamlandırarak işlenir hale getiriyor ve bu işlenen datalarla oluşturulan raporları pek çok sektörün hizmetine sunuyor. Sistem, iş güvenliği açısından riskli denetim ve sayım operasyonlarının minimum personel ile yürütülmesini ve olası iş kazalarının güvenli bir yaklaşımla giderilmesini sağlıyor. Aynı zamanda operasyon hızlarının 8 katına çıkmasını, verimliğin artmasını ve ERP entegrasyon yapıldığı takdirde anlık olarak bilgilerin paylaşılmasını sağlıyor.

Türkiye endüstrisine, alana özel, spesifik yayınlar üreten MONETA Tanıtım’ın sektörel dergilerinin editörlüğünü yapmaktayım. Yeni nesil, dinamik yayıncılık anlayışıyla, dijital ve basılı mecralarda içerik geliştirmek için çalışmaktayız.

Devamını Oku
Yorum Yap

Leave a Reply

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Genel

İzmir temiz enerji sektörü Almanya’da

Yayın Tarihi

on

Yazar

İzmir Kalkınma Ajansı (İZKA) tarafından, Enerji Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (ENSİA) ortaklığıyla yürütülen, Türkiye’de temiz enerji ve temiz teknoloji sektöründe rekabetçi bir küme geliştirmeyi amaçlayan BEST For Energy Projesi kapsamındaki kapasite geliştirme çalışması için 06 – 10 Mart tarihlerinde Almanya’ya çalışma ziyareti düzenlendi.

Avrupa Birliği ve Türkiye Cumhuriyeti mali iş birliği çerçevesinde finanse edilen ve Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından yürütülen Rekabetçi Sektörler Programı kapsamında gerçekleştirilen BEST For Energy Projesi ile Temiz Enerji ve Temiz Teknoloji Sektöründe rekabetçi bir küme geliştirilmesi amaçlanıyor. İzmir temiz enerji ve temiz teknoloji kümesinin kapasite gelişimine katkı sağlamak amacı ile Almanya’da temiz enerji alanında faaliyet gösteren kurum, kuruluş ve kümeler ziyaret edildi. İzmir temiz enerji ve temiz teknolojiler kümesindeki özel sektör, STK ve üniversite araştırma kurumlarının temsilcilerinden oluşan heyet, Almanya’da Hamburg ve Bremen olmak üzere iki farklı bölgeyi ziyaret etti.

Çalışma ziyareti programının Hamburg etabında;

  • Hamburg Renewable Energy Cluster,
  • Hamburg Chamber of Commerce,
  • Waste Recycling Plant Borsigsraße,
  • eMIS,
  • Hafen und Logistik AG (HHLA),
  • Energy Bunker,
  • Norddeutsches Reallabor,
  • Technology Center Energy Campus Hamburg (CC4E) ziyaret edildi.

Çalışma ziyareti programının ikinci etabında ise Bremen’de;

  • Fraunhofer IWES,
  • storaged,
  • ForWind ziyaret edildi.

Heyet, başta rüzgâr enerjisi olmak üzere temiz enerji ve temiz teknolojiler konusunda Türkiye’nin merkez şehri haline gelen İzmir’deki yatırım ve tedarik imkanları hakkında Almanya’daki muhataplarını bilgilendirdi. Ziyaret edilen tüm kurumlar BEST For Energy Projesi kapsamında Türkiye’de düzenlenecek etkinliklere davet edildi ve somut projelerle işbirliğinin arttırılması yönünde fikir birliğine varıldı.

Devamını Oku

Genel

“Enerjide bağımsızlık ve kaynak çeşitliliği bir beka melesedir”

Yayın Tarihi

on

Yazar

Türkiye’nin elektrik enerjisi kurulu gücü Şubat ayı sonu itibarıyla 104 bin Megavat’ı (MW) aşarken; Rüzgâr, Güneş, Jeotermal ve Biyokütle’den oluşan temiz enerji kaynaklarının payı 24 bin 434 MW seviyesinde gerçekleşti.

Enerji Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (ENSİA) Yönetim Kurulu Başkanı Alper Kalaycı, Türkiye’nin temiz enerji yatırımlarında son on beş yılda çok önemli yol almasına rağmen, henüz yolculuğun başında olduğunu söyledi.

“4 Türkiye’nin enerjisini üretebiliriz.”

Dünyada temiz enerji kaynaklarının tümüne ve en yüksek yüksek oranda sahip olan tek ülkenin Türkiye olduğunu anımsatan Kalaycı, Türkiye’nin güneş enerjisinde en verimsiz olarak gördüğü bölge, Almanya’nın en verimli bölgesinden çok daha yüksek potansiyele sahip. Buna karşılık biz güneşte 10 bin MW’a bile ulaşamazken, Almanya o verimsiz güneşi ile 60 bin MW, yani bizden altı kat daha fazla kurulu güce sahip. Güneş enerjisinde ise potansiyel kurulu gücümüz 200 bin MW’ın üzerinde. Aynı şekilde, Dünya Bankası’nın raporlarına göre denizüstü rüzgâr enerjisi potansiyelimiz 75 bin MW, kara santralleri ile birlikte düşündüğümüzde rüzgâr enerjisi potansiyelimiz 200 bin MW’ın üzerinde. Buna karşılık 12 bin MW’ı bile bulmayan kurulu gücümüz var. Sadece rüzgâr ve güneşte potansiyelimizi devreye alsak, 4 tane Türkiye’nin enerjisini üretmemiz mümkün hâle gelecek. Bu potansiyele rağmen biz 2022 yılında 1380 MW’lık yeni ithal kömür santralini devreye almışız. Bu çelişkiyi anlamamız gerçekten mümkün değil. dedi.

 “Tüm temiz enerji kaynaklarına tümüne sahip tek ülke”

Türkiye’nin dünyada temiz enerji kaynaklarının tümüne ve en yüksek seviyede sahip olan ülke olduğuna işaret eden ENSİA Başkanı Alper Kalaycı, şu değerlendirmeyi yaptı:

Jeotermal enerjide dünyanın dördüncü ülkesiyiz ama uygun yatırım ve teşvik iklimi sağlanması ile birkaç sene içinde dünya lideri olmamız kolaylıkla mümkün. Benzer bir durum Biyokütle için de geçerli. ABD ve Çin gibi kıta büyüklüğündeki ülkeleri dışarıda bırakırsak, bu özelliğimiz ile dünyada tekiz.  Bazı ülkelerin güneşi var ama rüzgârı yok. Rüzgâr olan ülkelerde jeotermal enerji yok. Biyokütlede güçlü olan ülkelerde güneş enerjisinin verimi son derece düşük. Bizde bu kaynakların hepsi var ve en yüksek potansiyel seviyesinde var.

Enerji sektöründe dışa bağımlılık ve kaynak çeşitliliğinin “bir beka meselesi olduğuna” vurgu yapan Kalaycı, Kahramanmaraş’ta meydana gelen deprem felaketinde, yıkılan çatılardaki güneş enerjisi santrallerinin dışında hiçbir temiz enerji tesisinin devreden çıkmadığını hatırlattı.

Depremin merkez üssünde yer alan Afşin-Elbistan Termik Santralleri’nde yaşanan hasar nedeniyle 2800 Megavat’lık (MW) kurulu gücün saniyeler içinde devreden çıkmasına rağmen, deprem etkisi dışında kalan illerde elektrik kesintisi yaşanmadığına dikkat çeken Kalaycı, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Depremde 2800 mw saniyeler içinde devreden çıktı”

Türkiye’nin elektrik enerjisi kurulu gücünün yaklaşık yüzde 2’sine karşılık gelen üretim saniyeler içinde duruşa geçerken, ülkemizin enerji kaynaklarını çeşitlendirmedeki başarısının ne kadar önemli gördük.  Enerji tüketiminin en yoğun olduğu bir zaman diliminde gerçekleşen depremlerin etkilediği illerde, yenilenebilir enerji kaynaklı üretimin durmaması ve üretime devam etmesi büyük başarıdır. Ülkemiz; hidroelektrik, Rüzgâr, Güneş, Jeotermal ve  Biyokütle’den oluşan temiz kaynakların payını en az yüzde 75 seviyesine çıkmalıdır. Bunu başarırsak, ülkemizin ekonomisinden dış politikasına kadar pek çok şeyin olumlu yönde değişeceğini göreceğiz.

Devamını Oku

Genel

Hibrit enerji santrallerinin de tercihi ASUNİM

Yayın Tarihi

on

Yazar

Hibrit Enerji santralleri gibi üst düzey mühendislik ve know-how isteyen konularda ilk akla gelen, Türkiye’nin en köklü EPC firmalarından ASUNİM, toplamda 42 MW gücü bulan ve 2 santrali kapsayan Türkiye’nin en büyük hibrit projelerinden birisi için Sancak Enerji’nin tercihi oldu.

Pek çok elemeden geçerek seçilen ve istenilen gereklilikleri sağlayabilen ASUNİM, Sancak Enerji ile Yahyalı RES ve Bağlar RES santrallerine Hibrit enerji santrali kurulumu için EPC sözleşmesi imzaladı.

ASUNİM, Sancak Enerji’nin sahip olduğu, Konya’da 2018 yılında elektrik üretimine başlayan ve 103,2MW kurulu gücü bulunan Bağlar Rüzgar Enerji Santrali projesine 26MW’lik güneş enerji santrali ve 2015 yılında elektrik üretmeye başlayan toplam kurulu gücü 52.8MW olan Yahyalı Rüzgar Enerji santraline entegre olacak 16MW’lik Güneş enerji santrali kuracak.

Böylece rüzgar enerjisinden verim alınamadığı zamanlarda güneş santrali devreye girerek hibrit santralin tam verimlilik ve performans ile çalışmasını sağlayacak.

Türkiye’nin tam anlamıyla EPC olması açısından hem en büyük hem aynı anda iki ayrı santrali kapsayan projesini gerçekleştireceklerini belirten ASUNİM Yönetim Kurulu Başkanı Umut Gürbüz, “İmzaladığımız bu projenin bizim için önemi büyük. Sancak Enerji mühendislikten tasarıma, tedarikten kuruluma, inşaat ve devreye almadan bakım onarıma kadar projenin tüm süreçlerinde bize tam güvenini göstermiş oldu. Full EPC dediğimiz bu proje tipinde süreçlerin tamamını biz yöneteceğiz. Bu anlamda da Türkiye’de hibrit projelerinde bir ilki gerçekleştiriyoruz; tek firma tarafından 360 derece projenin her bir detayında ASUNİM imzası olacak en büyük hibrit projesi. Yine ASUNİM’in uluslararası deneyimi bu projede de çok önemli olacak. 3 boyutlu tasarımlar, ileri mühendislik ve yazılım hizmetleri ve en önemlisi Türkiye’de ilk defa uygulanacak olan Hybrid Power Plant Controller teknolojisinin bu projede kullanılması projedeki ASUNIM ayrıcalıklarından sadece bir kaç tanesi olacak.

Söz konusu projelerin yapımına 2023 yılının ilk çeyreğinde başlanacak olup, yıl sonuna kadar tamamlanması planlanmaktadır.

 

 

Devamını Oku

Trendler

Copyright © 2011-2019 Moneta Tanıtım Organizasyon Reklamcılık Yayıncılık Tic. Ltd. Şti. - Canan Business Küçükbakkalköy Mah. Kocasinan Cad. Selvili Sokak No:4 Kat:12 Daire:78 Ataşehir İstanbul - T:0850 885 05 01 - info@monetatanitim.com