SolarPower Europe Ceo’su Walburga Hemetsberger, GES Dergisi’ne özel açıklamalarda bulundu. SolarPower Europe’un yeni dönemdeki faaliyetleri hakkında bilgiler veren Hemetsberger, Türkiye’de güneş enerjisinin mevcut durumu ve olanaklarıyla ilgili de değerlendirmelerde bulundu.

Walburga Hemetsberger
2030 yılı itibariyle güneşten, diğer enerji kaynaklarından daha fazla enerji üretiliyor olmasını amaçlayan Avrupa güneş endüstrisi birliği SolarPower Europe’un CEO’sudur.
Tecrübeleri arasında, Avrupa Temsil Ofisi VERBUND’un dokuz yıl başkanlığı, Alman Kamu Bankaları Kuruluşu’nda ve Kamu Bankaları Kuruluşu’nda Finans ve Sermaye Piyasaları Danışmanlığı, Haarmann Hemmelrath’da rekabet avukatlığı ve DG Rekabet Birleştirme Denetimi Gücü mevcuttur. Walburga, aynı zamanda Hydrogen Europe Yönetim Kurulu Başkanlığında da bulunmuştur.
Bize SolarPower Europe’dan bahsedebilir misiniz?
1985’ten bu yana, SolarPower Europe, Avrupa güneş endüstrisi kuruluşudur. Üreticilerden kurulumculara, araştırma enstitülerinden proje geliştirmecilere ve daha birçoğuna, tüm güneş zincirini temsil eden 200’ün üzerinde üyesi tarafından yönetilen bir kuruluşuz. Amacımız, 2030 yılında güneş ile, diğer enerji kaynakları ile üretilenden daha çok enerji üretiliyor olmasını sağlamak. Güneş çekirdeği oluşturacak şekilde enerji geçişini hızlandırmak için çok geniş spektrumda hükümetlerarası organizasyonlar, enstitüler ve örgütler ile çalışıyoruz.
İşimiz, dijitalleşmeden depolamaya, yapıla bütünleşik fotovolatiklere (BIPV), bakım ve işletmeye (O&M), yükselen piyasalardan solar mobiliteye, güneş sektöründe geniş bir aralıktaki başlıkları ve eğilimleri kapsamaktadır. Üyelerimizin desteği ve katılımıyla, raporlar yayınladığımız, webinarlara, seminerlere, etkinliklere ev sahipliği yaptığımız bir dizi çalışma kolunu koordine ediyoruz. Yıllık olarak beş en önemli etkinliği düzenliyoruz: SolarPower Zirvesi, Yaz Ortası Kutlaması, RE-Source, Digital Güneş Enerjisi ve Depolama, Bakım ve İşletme ve Varlık Yönetimi.
Güneş enerjisinin mevcut durumunu ve potansiyelini göz önüne aldığınızda Avrupa’daki genel görünümü nasıl değerlendiriyorsunuz?
Avrupa’da güneş enerjisindeki büyüme bakımından, yeni, heyecan verici bir dönem. 2018’de, 28 AB ülkesinde güneş enerjisi, önceki yıl yeni kurulan 5.9 GW kapasiteye göre %36 artış göstererek 8.0 GW’ya yükseldi. Avrupa’da güneşe enerjisi kurulumları, toplamda, 2017 yılındaki 9.2 GW’dan 2018 yılında 11 GW’ya %20 oranında artış gösterdi.
2019, Avrupa için, güneş enerjisinde daha da iyi bir yıl olacak. Tahminlerimiz, 2019 yılında güneş enerjisi talebinin %80’in üzerinde büyük bir artış göstererek 20.4 GW’ya, 2020 yılındaysa %18 artışla 24.1 GW’ya yükseleceğini öngörüyor ki, bu da Avrupa’da 2011 yılında eklenen 22.5 GW’yı da geçerek yeni bir kurulum rekoru olacak. Bu yıl, Fransa, İtalya ve İspanya’nın tümünün GW ölçeğinde yıllık kurulum düzeyine erişmesini bekliyoruz.
Bloomberg Yeni Enerji Forumu’na (BNEF) göre, en düşük maliyetli ve en kolay uygulanabilen temiz enerji biçimi olan güneş enerjisi, enerji üretiminde uzun vadede baskın çıkacak; bu senaryoda Avrupa’da yenilenebilir enerji %86’lık paya erişirken, güneş enerjisinin de 1,400 GW’ya eşdeğer, %36 paya sahip olması bekleniyor.
Güneş enerjisi, aynı zamanda, Avrupa’da en yüksek düzeyde desteği görüyor; Avrupa Sosyal Anketi’ne (ESS) göre Almanların %89’u, İtalyanların %85’i, ve Fransızların %85’i tercihlerinin bu yönde olduğunu belirtiyorlar. Bunun nedeni, güneş enerjisinin en demokratik ve merkezsizleştirilmiş enerji biçimi olması; herkes, ev, okul, hastane ya da işyeri olsun, her yere kurulum yapabilir.
Dolayısıyla, Avrupa’da güneş enerjisinin geleceği parlak!
SolarPower Europe tarafından başlatılan yeni kampanyayla Avrupa’da yenilenen ve yeni yapılan bütün binalara solar paneller yerleştirilmesinin AB yasalarına dahil edilmesi amaçlanıyor. Çığır açacak bu kampanyanın çok destek bulacağına kesin gözüyle bakıyoruz. Genel tepki nasıl?
SolarPower Europe, AB’de yenilenen ya da yeni yapılan binalarda güneş panellerinin yerleştirilmesi gerektiği konusundaki yeni kampanyasını yakın zamanda başlattı. İklim değişikliği konusunda acilen eyleme geçmemeiz gereken bir zamanda, binaların güneş paneli olmaksızın inşa edilmesi ya da yenilenmesi artık anlam taşımıyor. AB’de tüm yeni ve yenilenen yapılara güneş paneli yerleştirmek, yılda 4 milyon tondan fazla CO2 tasarrufu yapılmasını ve Avrupa hanelerindeki elektrik faturalarının hafiflemesini sağlar. Ev sahibi ya da kiracı olun, güneşe yatırım yapmanın maliyeti azdır: Tahmini 10 yılda maliyetini karşılar, 30 yıla kadar da garantilenmiş yaşam ömrü vardır.
Kampanyamıza, Kaliforniya’da yakın zamanda kabul edilen, 2020’den itibaren inşa edilecek meskenlerin çatılarında güneş paneli bulundurmasını zorunlu hale getiren kanun esin kaynağı oldu. Balearik Adaları Parlamentosu (İspanya), diğer ölçütlerle birlikte otoparklara ve yeni binalara PV panellerinin dahil edilmesini mecbur tutan kanunu onayladı. Almanya’nın Tübingen şehrinde, tüm yeni meskenlerde ve ticari yapılarda güneş enerjisi kurulumu yapılması zorunludur.
Tüm Avrupalılara, AB yasalarına, yeni ve yenilenmiş yapılara güneş panellerinin girmesi için çabalayan online kampanyamızı imzalamaya çağırıyoruz. Politikacılardan kuruluşlara, enstitü ve kurumlara çeşitli paydaşlar kampanyamızı imzalamış durumdalar. Tabii ki inşaat sanayisi ve mimarlar da dahil tüm paydaşlarla işbirliğine açığız. Genelde, geri dönüşler olumlu oldu ve kampanyamızı Kasım’da Avrupa Komisyonu’na ve Avrupa Parlamentosu’na sunmayı dört gözle bekliyoruz.

Dünyada enerji dönüşümü yaşanırken özellikle istihdam geçişkenliği konusunda olumlu sayılar günden güne yayınlanıyor. İstihdam konusunda güneş enerjisinin rolü nedir?
Güneş enerjisi sanayisi, küresel yenilenebilir enerji sektöründe, Uluslararası Yenilenebilir Enerji Ajansı’na (IRENA) göre kurulumu yapılan her watt kapasitesinde, 2018 yılındaki 3,6 milyon istihdamla, fosil yakıtlar ve yenilenebilir enerji kaynaklarının her ikisi için de, diğer herhangi bir enerji üretim kaynağından daha fazla istihdam sağlayan en büyük işverendir.
Güneş enerjisinin Avrupa’daki istihdamda kuvvetli bir olumlu etkisi mavcuttur. Üretilen her bir terawatt saat enerji için, güneş enerjisi AB’de 1,100 yeni istihdam sağlar. Bu, özellikle nükleer, kömür ve gaz olmak üzere, diğer herhangi bir enerji sanayisi branşının birkaç katıdır.
AB’deki güneş enerjisi istihdamının dörtte üçü üretim sonrası işlerindedir. Bu istihdam olanakları, yerel zeminde ortaya çıkar, deniz aşırı ihraç edilemez ve dolayısıyla uzun vadede sosyoekonomik gelişmeye katkıda bulunamaz. AB desteğindeki küçük ölçekli güneş enerjisi kuruluşları, büyük ölçeklerin eklediği katma değer ve istihdamın neredeyse üç katını sağlamışlardır. Bunun nedeni, 115 GW değerindeki kurulu güneş enerjisi kapasitesinin üçte ikisinin çatı sistemleri olması, yani kurulum söz konusu olduğunda daha emek yoğun niteliğe sahip olmalarıdır.
Güneş, kömürdeki azalmadan etkilenen bölgelerde de isithdam ve yeni sanayi için önemli fırsatlar arz eder. Avrupa Komisyonu Ortak Araştırma Merkezi’nin (JRC) bir çalışmasında, özellikle yapım aşamasında, eski kömür bölgelerinde güneş enerjisi kurulumun, bölgede istihdamın ortaya çıkarılmasına ve yeniden işbaşı yapılmasına katkı yaptığı sonucuna varılmıştır. JRC’ye göre, güneş enerjisi, özellikle eski kömür madencilerinin istihdam edilmesi ve bölgesel gelişmenin sürdürülmesine destek olunması bakımından uygun.
Kısacası, güneş, tüm dünyada temiz, güvenlikli ve güvenceli istihdam sağlıyor.
Yenilenebilir enerjide kurumsal kaynaklar büyük bir eğilim haline geliyor. Potansiyeli nedir ve Avrupa’da bu nasıl süratlendirilebilir?
Yenilenebilir enerji için kurumsal kaynaklar bulunması dünya çapında büyük bir iş fırsatı haline geliyor. Bu da kurumların ekonomik rekabet gücünü artırıyor ve karbon ayak izlerini azaltıyor. Avrupa’da, son beş yılda, Enerji Satın Alma Anlaşmaları (PPS) ya da doğrudan saha kurulumları yoluyla 16 GW karşılığı bulunan yeni yenilenebiliir enerji kaynağı kontratı yapıldı.
Avrupa’da, bazı engeller kalsa da, yenilenebilir enerjide kurumsal satın alma için büyük bir potansiyel bulunmaktadır. Tam potansiyelin açığa çıkarılması için, politikacılar, yakın zamanda yürürlüğe giren Yenilenebilir Enerji Yönergesinin gerektirdiği şekilde kurumsal satın almanın önündeki tüm yasal ve idari engelleri kaldırmalılardır ki, İskandinavya’da, Hollanda’da ve İngiltere’de daha önce ulaşılan başarı tekrarlanabilsin.
Uzun vadeli Orijin Garantisi (OG) sahipliğinde berraklık ve kesinlik, kurumların yenilenebilir elektrik satın almakta olduklarından emin olmaları bakımından önemlidir. Riskleri en aza indirmek ve katılımı en yüksek düzeye çıkarmak için saha içi ve dışı çözümlerden, çoklu-kurumsal yenilenebilir enerji satın alma sözleşmelerine, çok çeşitli tedarik modellerine ve piyasa ürünlerine imkân tanınmalıdır. Kurumların, maliyet etkinliği en yüksek yenilenebilir enerji çözümlerini uygulama fırsatlarını en yüksek sayıya çıkaracak sınır ötesi yenilenebilir enerji işlemlerinde yetkilendirilmesine izin verilmelidir.
SolarPower Europe, WindEurope, RE100 ve WBCSD ile birlikte, kurumsal yenilenebilir enerji kaynak kullanımında temiz enerji satın almacılarını ve tedarikçilerini temsil eden hissedarlardan oluşan bir Avrupa birliği olan RE-Source platformunu uygulamaya almıştır. Bu platform, AB’de ve ulusal düzeyde kurumsal yenilenebilir enerji kullanımında daha iyi bir çatıyı destekleyecek etkinlikleri koordine eder ve bunların kaynaklarını bir havuzda toplar. Daha çok firma enerjilerinin %100’ünü yenilenebilir enerjiden karşılama kararı aldıkça, yenilenebilir enerjide kurumsal satın alma sadece ve sadece artacaktır. Burayı izlemeye devam edin!
Geçtiğimiz günlerde IEA Başkanı Fatih Birol, Türkiye’nin, son 5 yıl içerisinde yenilenebilir enerjide kurulu güç artışında Avrupa üçüncüsü olduğunu açıkladı. Türkiye’nin güneş enerjisi açısından gelişimini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Şu anda, Türkiye Avrupa’da ikinci en büyük güneş enerjisi piyasası durumundadır ve henüz dokunulmamış, 500 GW’a ulaşabilecek potansiyeli bulunmaktadır. Türkiye’deki PV piyasası 2018 yılında, 2017 yılındaki rekorundan az olsa da, çok süratli bir şekilde büyümeye devam etti.
Türkiye’deki mevcut çatı yüzölçümünün en az üçte biri, güneş enerjisi kurulumuna uygun görünmektedir, bu da 467 milyon m² alana karşılık gelir. Bu çatıların tümüne güneş enerjisi yerleştirilse, 23,000 MW meskenlerde; 21,000 MW sanayii ve ticari çatılarda ve 2,000 MW kamu kuruluşlarının çatılarında olmak üzere toplam 46,000 MW yapacaktır.
Türkiye dünyada en hızlı büyüyen enerji piyasalarından biri olarak görülüyor; güneş enerjisi için çok büyük potansiyeli var!

SolarPower Europe bundan sonra ne yapacak?
İlk önceliklerimizden biri Avrupa güneş sanayisi için endsütriyel bir strateji hayata geçirmek. Avrupalı araştırmacılar, üretim ekipmanı tedarikçileri; hammadde ve işleme firmaları; inverter üreticileri ve alanlarında dünya lideri olan birçoklarıyla birlikte; Avrupa’nın güneş enerjisi ve yenilenebilir enerjide öncü olmasını sağlayacak endsütriyel bir stratejiye gereksinimimiz var.
SolarPower Europe, AB’nin güneş teknolojilerinde; imalat ve servislerde lider olmasını sağlayacak ve aynı zamanda da Avrupa’da binlerce temiz enerji istihdamı ortaya çıkaracak endüstriyel stratejiyi azimle geliştirdi.
Enerji sektöründe, solardan-hidrojene dönüşüm ve solar mobilite gibi yeni fırsatların da ortaya çıktığını görüyoruz. Avrupa’da şimdiye kadar güneş tabanlı hidrojen projelerine dair örnekler gördük ve bu teknolojiler hızla artıyor. Aynı şekilde, elektromobilite de; güneş için yeni ve heyecan verici fırsatların önünü açacak; yeni ortaya çıkan küresel bir eğilim.
Avrupa’da güneş için gelecek parlak görünüyor; güneş enerjisnin bireysel kullanım hakkını güvenceye alan ve küçük ölçekte güneş enerjisi kurulumlarının önceliğini sürdüren AB Temiz Enerji Paketinin sonuçları çok başarılı oldu. Şimdi, AB üyesi devletlerin taahhütlerine bağlılıklarını ve güneş enerjisindeki büyümenin desteklenemsi için ulusal düzeyde çerçevelerin yürürlüğe konulmasının güvenceye alınması için çalışmalar yürütüyoruz. Ayrıca, AB’nin, sera gazı emisyonlarını azaltma stratejisini destekleyen 2050 iklim ve enerji stratejisi de güneş sektörü için hayli önem taşıyor. Güneş enerjisi, Avrupa’nın en düşük maliyetli temiz enerji teknolojisi olarak; enerji dönüşümünde, bundan böyle şimdiye kadarkinden çok daha fazla rol alacak.